6831 SAYILI ORMAN KANUNUNUN 2’NCİ MADDESİNİN B BENDİ UYARINCA ORMAN DIŞINA ÇIKARILAN TAŞINMAZLARIN YERİNE RAYİÇ DEĞERİNE EŞ DEĞER TAŞINMAZ SATIN ALMA PROSEDÜRÜ

6831 SAYILI ORMAN KANUNUNUN 2’NCİ MADDESİNİN B BENDİ UYARINCA ORMAN DIŞINA ÇIKARILAN TAŞINMAZLARIN YERİNE RAYİÇ DEĞERİNE EŞ DEĞER TAŞINMAZ SATIN ALMA PROSEDÜRÜ

A.) TAŞINMAZ KAVRAMI
            4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun[1] dördüncü kitabı olan eşya hukukunda eşya, üzerinde bireysel hakimiyet sağlanabilecek, ekonomik bir değer taşıyan, kişi ve hayvanlar dışındaki cismani varlıklardır[2] ve taşınır ve taşınmaz olarak ikiye ayrılır. Bu ayrım eşyanın bir yerden bir yere özüne bir zarar gelmeden taşınabilir olup olmamasına göre yapılmaktadır.[3] Taşınmazlar ise Türk Medeni Kanununun 704’ncü maddesinde araziler, tapu kütüğünde ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar ve kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler olmak üzere üçe ayrılır. Bu taşınmazların tapu siciline kaydı Türk Medeni Kanununun 998’nci maddesi uyarınca özel kanun hükümlerine tabidir.
B.) ORMANLARIN STATÜSÜ
            6831 Sayılı Orman Kanununun[1] 1’nci maddesinde orman kavramının tanımı yapılmıştır. 6831 Sayılı Kanunun 1’nci maddesi uyarınca tabii olarak yetişen veya emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık toplulukları yerleriyle birlikte orman sayılır. Ormanlar özel mülkiyete tabi olamazlar.[2]
            13/07/1945 tarihinde var olan gerçek veya tüzel özel kişilere, vakıflara ve köy, belediye, özel idare kamu tüzel kişiliklerine ilişkin bütün ormanlar 4785 Sayılı Orman Kanununa Bazı Hükümler Eklenmesine Ve Bu Kanunun Birinci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun[3] gereğince devletleştirilmiştir. 4785 Sayılı kanunun 1’nci maddesi uyarınca bu ormanlar hiç bir işlem ve bildirime lüzum olmaksızın Devlete geçer.
            Orman Kanununun 4’ncü maddesinde ormanlar; mülkiyet ve idare bakımından ormanlar ile vasıf ve karakter bakımından ormanlar olmak üzere ikiye ayrılır. Mülkiyet ve idare bakımından ormanlar kendi içerisinde devlet ormanları, tüzel kişiliği olan kamu kuruluşlarına ait ormanlar, hususi özel ormanlar olmak üzere üçe, vasıf ve karakter bakımından ormanlar ise muhafaza ormanları, milli parklar ormanları, istihsal ormanlar olmak üzere üçe ayrılırlar.
C.) ORMAN VASFI DIŞINA ÇIKARILABİLECEK TAŞINMAZLAR
            2709 Sayılı Anayasa’nın[1] “Ormanların korunması ve geliştirilmesi” başlıklı 169’ncu maddesinin 4. fıkrası uyarınca bir arazinin orman vasfının kaybı için; [2]
  • Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmemesi,
  • Tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğunun tespit edilmesi,
  • 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında kullanılmasında yarar olduğunun tespit edilmesi,
  • Hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğunun tespit edilmesi,
  • Şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunması gerekmektedir.
               Orman Kanununun 2. maddesinde de Anayasa’nın 169’ncu maddesinin 4. fıkrasına paralel olarak orman sayılan yerlerden;
  • Öncelikle orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen yerleştirilmesi maksadıyla, orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde yarar olduğu tespit edilen yerler,
  • Halen orman rejimi içinde bulunan funda ve makilerle örtülü yerlerden tarım alanlarına dönüştürülmesinde yarar olduğu tespit edilen yerler,
  • 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerden; tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık (antep fıstığı, çam fıstığı) gibi çeşitli tarım alanları veya otlak, kışlak, yaylak gibi hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler,
  • Şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim alanlarının orman sınırları dışına çıkartılabileceği hüküm altına alınmıştır.
          Orman Kanununun 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkartılan taşınmazlara uygulamada “2/B taşınmazları, 2/B araziler” ismi verilmektedir. 2/B arazilerini belirleme işlemini, Orman Kanununun 7’nci maddesi gereğince orman kadastro komisyonları yapar.
D.) ORMAN KANUNUNUN 2’NCİ MADDESİNİN B BENDİ UYARINCA ORMAN DIŞINA ÇIKARILAN TAŞINMAZLARIN İDARE ADINA TESCİL İŞLEMİ
        Anayasa’nın “Ormanların Korunması ve Geliştirilmesi” başlıklı 169’ncu maddesinin 4. fıkrasında ve Orman Kanununun 2. maddesinde belirtilen taşınmazların orman sınırları dışına çıkarılması ile beraber bu taşınmazlar “Hazine” adına tescil edilir.
            Burada tescilin şekli taşınmazın orman vasfını haiz iken sahip olduğu tescil durumuna göre farklı şekillerde yapılır. Şöyle ki;
  1. Orman vasıflı taşınmaz tapuya tescilli ise ve orman vasıflı taşınmazın bir kısmı 2/B kanun kapsamında orman sınırları dışına çıkarılıyorsa bu ihtimalde orman vasıflı taşınmazın tapu kütük sayfası kapatılmadan 2/B kanun kapsamında orman sınırları dışına çıkarılan kısım ayrı parsel numarası ve yeni vasfı ile kütüğün yeni bir sayfasına kaydedilir. Fakat 2/B kanun kapsamında orman sınırları dışına çıkarılan alanların orman vasıflı taşınmazı parçalara bölmesi halinde orman vasıflı taşınmazın da tapu kütük sayfası kapatılarak orman vasıflı taşınmaz da yeni parsel numarası ile yeni bir sayfaya tescil edilir.[1]
  1. Orman vasıflı taşınmazın tapuda tescilli olmaması ihtimalinde ise öncelikle taşınmaz tapuya tescil edilir ve 1 numaralı işlem uygulanır. Orman vasıflı taşınmazın tamamının 2/B kanun kapsamında orman vasfını kaybetme ihtimalinde ise taşınmazın tamamı tapuda tescil edildikten sonra aynı sayfaya 2/B kapsamında taşınmazın yeni vasfı yazılır.[2]
E.) ORMAN KANUNUNUN 2’NCİ MADDESİNİN B BENDİ UYARINCA ORMAN DIŞINA ÇIKARILAN TAŞINMAZLARDA HAK SAHİPLİĞİ
        6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun[1] 6’ncı maddesi uyarınca;
  • 26/4/2012 tarihinden önce düzenlenen güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulan tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre; bu taşınmazların 31/12/2011 tarihinden önce kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen kişilerden bu taşınmazları satın almak için süresi içerisinde idareye başvuran ve idarece tespit edilen satış bedelini itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul edenler ile
  • 26/4/2012 tarihinden sonra düzenlenecek güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulacak tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre; bu taşınmazların 31/12/2011 tarihinden önce kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilecek kişilerden bu taşınmazları satın almak için süresi içerisinde idareye başvuran ve idarece tespit edilen satış bedelini itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul edenler hak sahibi sayılır.
      Kanunun hak sahibi tanımı uygulamada çeşitli sorunlar yaratmaktadır. Taşınmaz üzerinde kiracı sıfatı ile bulunanlar dahi kadastral çalışmalar esnasında kendisini hak sahibi olarak göstermektedir.
F.) 6831 SAYILI ORMAN KANUNUNUN 2’NCİ MADDESİNİN B BENDİ UYARINCA ORMAN DIŞINA ÇIKARILAN TAŞINMAZLARDA HAK SAHİPLERİNİN SATIN ALMA USULÜ
          6292 sayılı Kanunun 6’ncı maddesi uyarınca;
  • 26/4/2012 tarihinden önce düzenlenen güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulan tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre; bu taşınmazların 31/12/2011 tarihinden önce kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen kişilerden bu taşınmazları satın almak için süresi içerisinde idareye başvuran ve idarece tespit edilen satış bedelini itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul edenler 26/4/2012 tarihinden itibaren 6 ay içinde,
  • 26/4/2012 tarihinden sonra düzenlenecek güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulacak tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre; bu taşınmazların 31/12/2011 tarihinden önce kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilecek kişiler güncelleme listelerinin tescil edildiği veya kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren sekiz ay içinde idareye başvurarak, bu taşınmazların bedeli karşılığında kendilerine doğrudan satılmasını isteyebilirler.
G.) ORMAN KANUNUNUN 2’NCİ MADDESİNİN B BENDİ UYARINCA ORMAN DIŞINA ÇIKARILAN TAŞINMAZLARDA HAK SAHİPLERİNİN HAK SAHİPLİĞİNİ DEVİR HAKKI
               6292 sayılı Kanunun 6’ncı maddesinin 10. fıkrası der ki;
          “Hak sahibi olunmasında kanuni halefiyet, hak sahibinin veya mirasçılarının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra noter tarafından düzenlenecek muvafakatname vermeleri hâlinde ise akdî halefiyet hükümleri geçerlidir. Bu fıkraya göre noter tarafından düzenlenecek muvafakatnamelerden 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre elli Türk Lirası maktu noter harcı alınır.”
       Kanunen hak sahibi olanlar haklarını, noterde düzenlenecek muvafakatnameyle devredebilirler. Hak sahipliğinin devri hususunda taşınmaz üzerindeki hak sahipliğinin tamamının devredilmesi gerekmemektedir. Hak sahibi isterse sadece taşınmazın bir kısmı üzerindeki hak sahipliğini noter tarafından düzenlenecek bir muvafakatname ile başkasına devredebilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus hak sahipliği devrinin yasa koyucu tarafından zorunlu tutulan süreleri kesmeyeceğidir. Örneğin (A) şahsının idareye başvurmak üzere 5 aylık süresi varken hak sahipliğini devrettiği ihtimalinde akdi halefin de 5 aylık süresi bulunacaktır. İdare noterde düzenlenecek muvafakatnameyle hak sahipliğinin kendisine devredildiğini belgeleyen akdi haleflerin başvurularını kabul etmek zorundadır. Hak sahipliğinin devri idareye başvurudan önce yapılacağı gibi idareye başvurudan sonra da yapılabilir. Burada uygulamada yaşanan problemlerden birisi idareye başvuru sonrasında kullanıcıların ya da muhdesat sahiplerinin başvuru bedelini yatırmamasında ortaya çıkmaktadır. İdareye başvurudan sonra hak sahipliğini devreden kişi başvuru bedelini ödemediyse bu ihtimalde bu bedel akdi haleflerden tahsil edilir.[1]
        Uygulamada yaşanan bir diğer sorun ise muvafakatname ile hak sahibi olan şahsın da bir başkasına muvafakat vermesi durumunda hak sahipliğinin tespiti noktasında olmaktadır. 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunu ve ilgili yasal mevzuatta her ne kadar muvafakat verilmesine bir sınır getirilmemişse de kanımızca Türk Medeni Kanununda yer alan dürüst davranma ilkesi gereğince muvafakat bir kere verilmelidir.[2] Bu Aksi ihtimalde taşınmazın muvafakat verilen birinci şahıs üzerine tescili halinde muvafakat verilen ikinci şahsın sebepsiz zenginleşme hükümlerince ödediği bedeli geri istemesi gerekmektedir. Hal böyleyken sebepsiz zenginleşme ile talep edeceği bedel üzerinde ispat sorunu yaşanacaktır. Bu ihtimalde de kişinin ya müspet zararını tespit ettirilip müspet zarar mağdura ödenmelidir ya da taşınmazın kıymet takdiri yapılıp rayiç bedelden, kamu idaresine ödenecek satış bedeli düşürülerek kalan bedel mağdura ödenmelidir.
             Danıştay 8. Dairesinin 2019/7265 Esas, 2021/678 Karar, 04/02/2021 tarih/sayılı ilamı uyarınca muvafakatname, bir kişinin kendi dışında bir başka özel ya da tüzel kişiliğe, kendisine ait çıkar ve haklarını kullanabilmesini sağlamak üzere verdiği özel bir izin, kabul veya yetki belgesini ifade etmekte olup, taşınmaz üzerindeki hak ve hisselerinin tamamının 6292 sayılı Kanun kapsamında akdi halefin almasına muvafakat edildiği durumda muvafakatname ile haklarını devredenin devir tarihinden sonra taşınmazı satın alma hakkının bulunmadığına hükmedilmiştir.
H.) İDARE TARAFINDAN SATIŞ BEDELİNİN BELİRLENMESİ
       6292 sayılı Kanunun 4’ncü maddesi uyarınca hak sahiplerine doğrudan satılacak olan taşınmazların satış bedelinin belirlenmesinde sınır 400 metrekaredir. Taşınmazın 400 metrekareye kadar olan kısmı için rayiç bedelin yüzde ellisi, fazlası için rayiç bedelin yüzde yetmişi üzerinden hesaplama yapılır.  Eğer hak sahibinin birden fazla taşınmazı varsa taşınmazın 400 metrekareye kadar olan kısmı için rayiç bedelin yüzde ellisi hesaplaması sadece bir taşınmaz için geçerlidir. Hak sahipliğinin devredilmesi hâlinde yüzde elli satış bedeli hesaplaması, taşınmazın sadece dört yüz metre karesi için ve hak sahiplerinin hisselerine oranlanarak uygulanır. 
             Hak sahibi olunan taşınmazın belediye ve mücavir alan sınırları içinde olması ihtimalinde 2.000,00 TL, taşınmazın belediye ve mücavir alan sınırları dışında olması ihtimalinde 1.000,00 TL başvuru bedeli ödenmelidir.
I.) İDARECE TEBLİĞ EDİLEN SATIŞ BEDELİNE KARŞI İTİRAZ USULÜ
        6292 sayılı Kanunun 6’ncı maddesinin 8’inci fıkrası uyarınca tebliğ edilen satış bedeline hak sahibi tarafından itiraz edilemeyeceği ve satış bedeline karşı dava açılmayacağı düzenlenmişse de bu kanun maddesi Anayasa’nın “Mülkiyet Hakkı” başlıklı 35’nci maddesine ve “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40’ncı maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinin 2023/27 Esas 2023/100 Karar ve 18/05/2023 tarih/sayılı ilamı ile iptal edilmiştir.
      Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanununun 6’ncı maddesinin 13’ncü fıkrasında hak sahipleri tarafından idarenin eş değer taşınmaz satışına ilişkin teklifinin kabul edilmemesi halinde herhangi bir hak ve tazminat talep edemeyeceklerini ve dava açamayacaklarını düzenlemekteyken Anayasa’nın “Mülkiyet Hakkı” başlıklı 35’nci maddesine ve “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40’ncı maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinin 2021/46 Esas, 2022/47 Karar, 21/04/2022 tarih/sayılı ilamı ile iptal edilerek yürürlükten kaldırılmıştır.
          Dolayısıyla idare tarafından hak sahibine tebliğ edilen satış bedeline hak sahibi tarafından itiraz edilebilecek ya da dava açılabilecektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus Anayasa Mahkemesinin iptal kararından önce satış bedeline yapılan itirazların hukuki durumudur. Dikkat edilmelidir ki Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilen bir kanun maddesinin varlığı karşısında iptal kararından önce ikame edilen davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi Anayasa’nın üstünlüğü ilkesine tamamen aykırıdır. Bu hususa ilişkin olarak Danıştay 8. Dairesinin 2019/9578 Esas, 2023/3711 Karar, 12/09/2023 tarih/sayılı ilamı ile; “Bu durumda, her ne kadar İdare Mahkemesince, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan, uyuşmazlık konusu işleme karşı dava açılamayacağı yolundaki düzenleme dikkate alınarak davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin yukarıda anılan kararıyla söz konusu Kanun hükmünün iptaline karar verildiğinden, uyuşmazlığın esasının incelenerek yeniden bir karar verilmesi gerektiği” sonucuna varılmıştır.
İ.) ORMAN KANUNUNUN 2’NCİ MADDESİNİN B BENDİ UYARINCA ORMAN DIŞINA ÇIKARILAN TAŞINMAZLARIN HAK SAHİPLERİ DIŞINDAKİ KİŞİLERE SATIŞI
           6292 sayılı Kanunun 6’ncı maddesinin 1 ve 2. fıkrası uyarınca hak sahipliği kavramı anlatılmıştır. 2/B taşınmazlarının satışı açısından güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulan tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre hak sahibi olan kişilere satış yapılabilmektedir. Dolayısıyla taşınmazın satışı hususunda başvuru yapılması için hak sahibi olunması gerekmektedir. Taşınmazın hak sahibi dışında bir şahsa satışı mümkün değildir. Kullanan kişi ile hak sahibinin farklı olması durumunda da hak sahibine satış yapılır. Kullanıcının satın alma talebinde bulunması halinde, talep reddedilecektir. Hak sahibinin hatalı belirlenmiş olması durumunda ise gerçek kullanıcı güncelleme kadastrosuna dava açabilir. Bu durumda dava sonucu beklenir. Diğer bir ihtimal ise kullanıcının hak sahibinden muvafakat almasıdır.
        6292 Sayılı Kanununun 6’ncı maddesinin 14. fıkrasına göre hak sahibi bulunmayan veya doğrudan satın almaya ilişkin hak sahipliği kalmayan taşınmazların tapu kütüklerinde yer alan 2/B, kullanıcı ve muhdesat belirtmeleri Maliye Bakanlığının talebi üzerine tapu idaresince terkin edilir ve bu taşınmazlar Maliye Bakanlığınca satış dâhil genel hükümlere göre değerlendirilir.
J.) ORMAN KANUNUNUN 2’NCİ MADDESİNİN B BENDİ UYARINCA ORMAN DIŞINA ÇIKARILAN TAŞINMAZLAR SİT ALANIN KABUL EDİLMESİ
       6292 sayılı Kanunun 6’ncı maddesinin 12. fıkrası uyarınca hak sahiplerine doğrudan satılması gereken taşınmazlardan ağaçlandırılmak üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen, kamu hizmetlerine ayrılan veya bu amaçla kullanılan ya da Maliye Bakanlığınca belirlenen taşınmazlar ile ilgili idarelerce bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç üç ay içerisinde idareye bildirilmesi şartıyla özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gerekenler ile içme ve kullanma suyu havzalarında maksimum su seviyesinden itibaren üç yüz metrelik bant içerisinde kalan yerler hak sahiplerine satılmaz. Bu taşınmazların yerine istenilmesi hâlinde hak sahiplerine, hak sahibi oldukları taşınmazın rayiç değerine eşdeğer öncelikle aynı il sınırları içerisinde bulunan 2/B alanlarındaki taşınmaz doğrudan satılabilir.
           6292 sayılı Kanunun 6’ncı maddesinin 13’ncü fıkrasında yer alan hak sahipleri tarafından idarenin eş değer taşınmaz satışına ilişkin teklifinin kabul edilmemesi halinde herhangi bir hak ve tazminat talep edemeyeceklerine ve dava açamayacaklarına ilişkin hükmün Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi sonucu idarenin eş değer taşınmaz satışına ilişkin teklifinin kabul edilmemesi halinde hak sahipleri tarafından hak ve tazminat talep edilebileceği gibi dava da açılabilecektir.
K.) ORMAN KANUNUNUN 2’NCİ MADDESİNİN B BENDİ UYARINCA ORMAN DIŞINA ÇIKARILAN TAŞINMAZLARDA KULLANICI TESPİTİNİN YANLIŞ YAPILMASI
           Orman Kanununun 11’nci maddesi uyarınca orman kadastro komisyonlarınca alınan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar askı suretiyle otuz gün süre ile ilan edilir. İlgililer tarafından askı tarihinden itibaren otuz gün içinde mezkur ilanlara itiraz edilebilir. Bu itirazlar Kadastro Mahkemelerinde açılacak dava ile ileri sürülür. İlan süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar kesinleşir. İlgililer tarafından askı tarihinden itibaren otuz gün geçtikten sonra yapılacak itirazlar genel mahkemelerde yapılmalıdır. Taşınmazın bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemelerinde orman kadastro komisyonlarınca alınan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalara itiraz edilebilir. Ne var ki orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak Hazine hariç itiraz olunamaz ve dava açılamaz.
L.) ORMAN KANUNUNUN 2’NCİ MADDESİNİN B BENDİ UYARINCA ORMAN DIŞINA ÇIKARILAN TAŞINMAZLARIN MİRAS PAYLAŞIMI
            Miras bırakanın ölümü üzerine, sahip olduğu haklar mirasçılarına kalır. Bu haklar içerisinde 2/B arazilerindeki hak sahipliği de vardır. Eğer kişi Orman Kanununun 2’nci maddesinin B bendi uyarınca orman dışına çıkarılan taşınmaz üzerinde hak sahipliği varken vefat ettiyse 2/B arazisindeki hak sahipliği de kişinin terekesinin aktifini oluşturur. Bu ihtimalde de mirasçıların tamamının imzasını içeren tek başvuru dilekçesiyle başvurmaları esastır; ancak, herhangi birinin tek başına başvurması durumunda diğer mirasçılarla birlikte değerlendirilecektir. Yetki içeren vekâletname vermeleri durumunda mirasçılardan birinin başvurması yeterli sayılacaktır. Başvuru bedeli, kanuni mirasçıların tek kullanıcı oldukları varsayılarak alınacaktır. Başvuru yapan mirasçıların her birine tebligat yapılır. Yapılan tebligat sonucunda, başvurmayan kanuni mirasçıların bulunması durumunda süresi içinde noter tarafından düzenlenecek muvafakatnameyi vermeleri koşuluyla hisseleri, veraset belgesinde gösterilen hisselerine eklenmek suretiyle başvuran ve muvafakat verilen diğer mirasçı/mirasçılara satılacaktır. İade hakkından yararlanacak her bir mirasçının İdareye ayrı ayrı başvurması mümkündür. Süresi içinde başvurmayan ve noter tarafından düzenlenecek muvafakatname veren mirasçıların hisseleri veraset belgesinde gösterilen hisselerine eklenmek suretiyle başvuran ve muvafakat verilen diğer mirasçılara devredilecektir.
SONUÇ
         Eşya hukukunda eşya kavramı taşınır ve taşınmazlar olarak ikiye ayrılmaktadır. Taşınmaz eşyalardan ormanlar ise Orman Kanununun 1’nci maddesinde tanımlanmıştır. Orman vasıflı taşınmazlar çeşitli durumlarda orman sınırları dışına çıkarılmaktadır. Orman sınırı dışına çıkartılacak taşınmazlar Anayasa’nın 169’ncu maddesinde belirtilmiştir ve Orman Kanununun 2’nci maddesinde de Anayasa’ya paralel olarak orman dışına çıkarılacak taşınmazların vasıfları sıralanmıştır. Orman sınırları dışına çıkarılması ile beraber bu taşınmazlar “Hazine” adına tescil edilir. Bu tescil işlemi taşınmazın orman sınırı dışına çıkarılması işlemine paralel olarak farklı şekillerde yapılır. Orman sınırları dışına çıkarılan bu arazilerde kullanıcıların hak sahipliği mevzu bahistir. Hak sahipliği kavramı 6292 sayılı Kanunun 6’ncı maddesinde açıklanmıştır ve ilgili kanun maddesinde belirtilen özelliklere sahip olanlar kanunen orman sınırları dışına çıkarılan ilgili taşınmazda hak sahibi sayılır ve hak sahibine tanınan satın alma prosedürünü de işletme yetkisini haiz olur. Uygulamada rastlanan bir sorun ise hak sahipliğinin yanlış belirlenmesidir. Bazı durumlarda hak sahibi olmayan (örneğin kiracı) kadastral çalışmalar esnasında kendisini hak sahibi gibi göstermektedir. Bu gibi durumlarda kanuni süreler takip edilerek hukuki yollara başvurulmalıdır. Kanunen hak sahibi olan şahıs/lar dışında başka bir şahsa taşınmazın satışı mümkün değildir. Bu ihtimalde idare tarafından satın alma talebi reddedilecektir. Hak sahibi noter tarafından düzenlenecek muvafakatname ile hak sahipliğini bir başkasına devredebilir. Uygulamada genellikle satın alma işleminde satış bedelini ödeyemeyecek hak sahipleri noter tarafından düzenlenecek muvafakatname ile hak sahipliğini devretmektedir. Hak sahipleri aynı zamanda idare tarafından belirlenen satış bedeline itiraz edebileceği gibi dava da ikame edebilir. Kişinin mal varlığına dahil olan hak sahipliği, hak sahibinin ölümü ile birlikte terekesine dahil olur ve bu ihtimalde mirasçıların da hak sahipliği işlemlerine devam etme imkanı bulunmaktadır.
                                                                                                                                                                                           Av. Beyza Ölmez

[1] 08/12/2001 tarihli 24607 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4721 Sayılı “Türk Medeni Kanunu
[2] Oğuzman/Seliçi/Oktay-Özdemir, Eşya Hukuku, 19. Bası, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2016, s. 8
[3] Ünal/Başpınar, Şekli Eşya Hukuku, Giriş Zilyetlik Tapu Sicili, Güncellenmiş ve Genişletilmiş 8. Baskı, Ekim 2016, Savaş Yayınevi, s. 31,32
[4] 31/08/1956 tarihli 9402 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6831 Sayılı “Orman Kanunu
[5] Kemal Oğuzman/ Özer Seliçi/ Saibe Oktay Özdemir, Eşya Hukuku Kısaltılmış Ders Kitabı, Filiz Kitapevi, 4. Bası, İstanbul, 2021, sf. 8
[6] 13/07/1945 Tarihli 6056 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4785 Sayılı “Orman Kanununa Bazı Hükümler Eklenmesine Ve Bu Kanunun Birinci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
[7] 09/11/1982 tarihli 17863 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2709 Sayılı “Anayasa
[8] Anayasa’nın “Ormanların korunması ve geliştirilmesi” başlıklı 169’ncu maddesinin 4. fıkrası ile;Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz.” şeklinde hüküm kurulmuştur.
[9] Hüseyin Koçak, Orman Kadastrosu ve 2/B Çalışmaları, 8. Bası, Ankara,2023, sh.141
[10] Hüseyin Koçak, Orman Kadastrosu ve 2/B Çalışmaları, 8. Bası, Ankara,2023, sh.141
[11] 26/04/2012 Tarihli 28275 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6292 Sayılı “Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun
[12] 04/07/2012 tarihli ve 345 sayılı Milli Emlak Tebliğinin 5. maddesinin 5. fıkrası,
[13] 4721  Sayılı Türk Medeni Kanununun 2 maddesi uyarınca “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” şeklinde hüküm kurulmuştur.

Diğer Gönderiler